Bir gün muhabbet sırasında “Çevrem çok geniştir ama arkadaşlarım azdır dostlarım ise bi’kaç tanedir.” şeklinde bir cümle kurmuşum. Etrafımda şaşkınlığa yol açan bu cümle benim için alelade bir söz değildi. Fakat o anda anlatılacak kadar da basit değildi. Eve gidip üzerinde biraz düşünüp, anlamlandırıp, örneklendirip anlatılması gerektiğini düşündüm. Ve şimdi karşınızdayım (somut olarak olmasa da) ve bugün bu konuda konuşmak istiyorum.
Bu konuyu 2’e ayırıp incelemek istiyorum. İlk olarak çevreden ben ne anlıyorum, benim için ne anlam ifade ediyor bundan bahsetmek istiyorum. Bence insanın çevresi daha önce tanıştığı insanlar, tanışmamış olsa da hakkında ortalama bilgi sahibi olduğu insanlar veya da en azından aynı payda da yerleşebileceği insanlardır. Bunu söyle düşünebiliriz: üniversitede okuyorsunuz (en azından ben okuyorum) ve bir sürü insanla beraber günümüzün çoğunu geçiriyorsunuz. İlk adımda ortalama bir kısmı ile tanışıyorsunuz. Bu tanıştığınız kisi sayısı size ve arkadas grubunuza göre değişebilir. İkinci adımda gelip geçerken veya arkadas ortamında gördüğünüz, muhabbette adı geçen veyahut da kendiliğinden bir tanınırlığa sahip kişiler vardır. Bu zamana kadar tanımamışsınız demek ki daha da konuşmayacaksınız demektir. Üstelik bunlarla tanışmanız resmiyetten öteye geçmez. Zaten sizin ile olabilecekleri en iyi durumdadırlar. Fazlasını beklememek gerek. Üçüncü adımda ise belirli organizasyonlarda, önemli zamanlarda veya sizin için anlam ifade eden herhangi bir zamanda ortak paydada bir kesebileceğiniz insanlar vardır. Bunlar bir nebze vardır ama bir o kadar da yoklardır aslında. Her zaman göremezsiniz veya görmezlikten gelirsiniz. Ama işiniz düştüğünde veya lazım olduklarında -kısa veya uzun zamanlı- bir birlikteliğiniz olur. Sonrasında eski halinize iade.
...