Uzun uzun bir zaman önce (!) pek de uzak olmayan bir galakside yaşayan insanlar internet üzerinden yapmış oldukları işlemlerin daha güvenli bir temele oturması ve bu iletişimin tarafları dışındaki üçüncü kişilerin bu iletişimi dinleyememesi ve hakkında bilgi sahibi olamaması için bir takım şifreleme yöntemleri geliştirmeye karar verirler. INTRO
Daha önceden üniversitelerin matematik ve bilgisayar programcılığı bölümlerinde yapılmış akademik çalışmaların ötesine geçememiş olan şifreleme (cryptography) alanı artık bireylerin iyiliği için kullanılacaktı. Bu ilke imza atacak ilk kişilerin arkadaş olmasının dışında onları birleştiren asıl şey Star Wars’ın orijinal üçlemesini çocuklukları döneminde birlikte izlemiş ve etkinlenmiş olmalarıdır. 1977 Yılında orijinal üçlemenin ilk, tarihsel sıralamaya göre ise dördüncü film olan Star Wars A New Hope vizyona girmiş ve tüm çevreler tarafından beğeniyle izlenmişti. İlk filmin vizyona girişinden sonraki 3. ve 6. senelerde serinin beşinci ve altıncı filmleri olan The Empire Strikes Back ve Return of the Jedi de peş peşe vizyona girmiş ve seyircisinin filmden beklentisini ve serinin devamına olan isteğini artırmıştır. Serinin o dönemki yönetmeni George Lucas izleyenleri daha iyi bir üçlemeye hazırlamak adına orijinal üçlemenin üçüncü filminin vizyona girdiği tarih olan 1983 yılından 1999 yılına kadar seriye yeni film çıkarmamış ve teknolojik imkanların gelişmesini beklemiştir. Yani tarihsel üçleme efsanesinin ve de modern kriptografinin bence başladığı yıl olan 1999 yılına gelinene kadar. 90’lı yıllar kendilerini Cypherpunks olarak adlandıran ve açık kaynak kodunu yücelten, gizlilik ve bireyin anonimlik hakkı üzerinde bir manifesto yayımlayan, bilgisayar ve teknoloji ile birlikte büyümüş bir neslin dönemiydi. İnternetin ülkemize gelişi ve tüm dünyadaki internet ağının gelişmesi ile birlikte 2000’li yıllara girmeye yaklaştığımız dönemlerde kişi başına düşen bilgisayar sayısı oranı artmış ve her eve olmasa da birçok haneye geniş bant internet hizmeti ulaşmış bulunmaktaydı. İşte ülkemizde internet yeni yeni kabul görmeye ve kullanılmaya başlandığı dönemlerde yurt dışında bir arkadaş topluluğu World Wide Web (WWW)’in eksik taraflarından biri olan şifreleme ve gizlilik üzerine odaklanmaya başlamıştı bile.
Basit anlatımıyla internet üzerinde bir websitesi barındırmamıza ve dünya üzerindeki herhangi bir bilgisayarın bu web sayfasına erişebilmesine imkan tanıyan bu servis temelde güzel olmasına rağmen çok büyük bir dezavantajı vardı. Bu dezavantaj bağlanmış olduğunuz internet sitesi ile aranızdaki bağlantının herhangi bir şekilde şifrelenmemesi, güvenli olmaması ve dahili/harici üçüncü kişiler tarafından bu iletişimin izlenebilir, değiştirilebilir ve dahi engellenebilir olmasıdır. Eskiden bir internet sitesine girdiğiniz zaman adres çubuğunda bir kilit simgesi ve aşağıda gördüğünüz gibi “Connection is secure” veya “Connection is not private” gibi bir bağlantının güvenli /güvensiz olduğunu düşündürecek bir bildirim yoktu. Çünkü o yıllarda bir internet sitesine üye olurken veya mail gönderirken iletişimin izlenebileceği veya bunu kötü amaçlar için kullanılabileceği henüz düşünülmemişti.
Konunun girişine eklenmiş olan videoda 1977 yapımı Star Wars New Hope filminde (bunca yıldan sonra spoiler denemez artık) Galaktik İmparatorluk tarafından bütün galaksiyi yok edebilecek güçte ve devasa ölçekte bir ölüm yıldızı yapıldığının haberi alınır. Bu haberin alınması üzerine kendilerine Rebellion (isyancı) diyen bir grup bu ölçekte ve güçte bir geminin normal gemi savaşları ile yok edilemeyeceğini anlamış ve bu planları çalıp geminin zayıf noktalarını incelemeye karar vermişlerdir. Orijinal üçlemenin ilk filmi olmasına rağmen tarihsel olarak 4’ncü film olması nedeniyle filmin başlangıcında bu planların çalındığını fakat henüz inceleme imkanı bulunamadan planları çalan uzay gemisinin imparatorluk kuvvetleri ve meşhur Dart Vader tarafından kovalandığını görüyoruz. Kovalamacanın sonuna doğru ellerindeki planları güvenli bir şekilde isyan kuvvetlerinin ana karargahına göndermeleri gerektiğini fakat imparatorluk kuvvetleri tarafından takip edilirken bunun çok zor olacağını anlayan Prenses Leia kendisince en güvenli gördüğü yöntemi kullanarak R2-D2 sınıfı bir robotun belleğine planları yükler ve filmimiz burada başlar. Videonun başlangıcında Dart Vader ve imparatorluk kuvvetleri tarafından geminin tamamı aranmasına rağmen Ölüm Yıldızının çalınmış planları bir türlü bulunamaz. Her ne kadar asilerden biri olduğu bilinse de (henüz Dart Vader tarafından ispatlanamamış) Prenses Leia diplomatik bir resmi görevde olduğunu söylemiş ve kendilerine böyle bir verinin gelmediğini iddia etmiştir. Yapılan incelemede gemiden böyle bir verinin aktarıldığını gösteren bir bilgiye de rastlanamamış olması sevgili Vader’ımızı çokça kızdırmıştır.
Günümüzden 21 sene önce vizyona girmiş olan The Phantom Menace filmi her ne kadar modern şifrelemeyi doğrudan etkilememiş olsa da bu bir grup kişiye yıllar önce izlemiş ve beğenmiş oldukları orijinal üçlemenin ilk filmini ve bence ilk sahnesini hatırlamalarına neden oldu. O dönem gelişmekte olan gizlilik, anonimlik ve güvenlik düşünceleri neticesinde filmi izledikten sonra eski günleri yad etmek ve düşüncelerini paylaşmak için bir kafede bir araya geldiler. Genel arkadaş muhabbetinden ve havadan sudan konuşulduktan sonra aralarından biri konuşmanın ve bence tarihin de seyrini değiştiren şu soruyu sordu:
How can I keep communication private and secure when sending Death Star’s stolen blueprints ?
Arkadaş grubu önce bir sessizliğe büründü ve soruyu soran kişi aynı ses tonuyla soruyu tekrarladı ve bu sefer sonuna “But without using R2-D2 or any kind of Droid :D” ekledi. Grupta yükselen gülüşmelerin ve filmle ilgili ardı ardına söylenen repliklerin ardından gruptaki kişiler birbirlerine bakarak bu soruna nasıl bir çözüm bulabileceklerini veya bunu kimin yapabileceğini düşünmeye koyuldular. Çok geçmeden bu soruya cevap bulabilecek kişilerin aslında bu sorunu ilk farkeden kişiler yani grup arkadaşları olduğunu anladılar. Hepsi ülkelerinde önemli üniversitelerden mezun olmuş ve alanlarında uzmanlaşmak, kendilerini geliştirmek için akademik kariyerlerine devam etmişlerdi. O dönem için böyle bir projenin yapılması için gerekli tüm matematiksel sorunların çözümü ile bilgisayarda yapılması gereken kodlamanın altından grup olarak kalkabileceklerini düşündüler. Grup olarak önce kullanıcıdan kaynaklı çözüm yöntemleri ile başlayıp ardından sunucular ve genele inen bir proje planı yaptılar. İlk olarak PGP (Pretty Good Privacy) adı ile anılan ve ilk dökümanlarının yayımlanmasının üzerinden neredeyse 8 sene geçmiş bir veri şifreleme-çözme yöntemi üzerinde durdular. Bu yöntemin (günümüzde nispeten daha güvenli olan) mail alışverişi sırasında kullanılmasının taraflar arasındaki gizliliği artıracağını düşündüler. Böylece kendilerine sormuş oldukları sorunun “güvenlik” kısmını irdelemeye başladılar ve bu başlangıç onları hiç tahmin edemeyecekleri yerlere ve kişilere götürdü. Onlar seçimini kırmızı hapı almaktan yana kullandılar. Böylece bilgisayardaki harikalar diyarının ve tavşan deliğinin ne kadar derin olduğunu tüm insanlara gösterme imkanı buldular. Yazı her ne kadar Star Wars filmi ile ilişkisi üzerinden devam etmiş olsa da Matrix filminin de aynı dönemde vizyona girdiği düşünüldüğünde böyle bir baş yapıttan etkilenilmediğini düşünmek yanlış olur.
Eğer yazının bu kısmına kadar gelmeyi başardıysanız merakınızın sizi bir yerlere sürüklediğini, siz istediğiniz ve ben kendimde yazma kuvveti bulduğum sürece bu tavşan deliğinin ne kadar derin olabileceğini birlikte keşfedeceğimizi anlamışsınızdır. Eğer her yerde anlatılan alışılmış hikayelerin ve kalıplaşmış kabullerin ötesinde bilgisayar ve insan arasındaki ilişkinin nasıl işlediğini, arka planda neler olduğunu öğrenmek istiyorsanız beni Twitter’dan ve şu an bulunduğunuz medium sitesinden takip edebilirsiniz. Sizlere şimdilik “her x günde veya x haftada bir yazı” şeklinde bir söz veremiyorum. Sizlere karşı verebileceğim tek söz benden bir şey beklemezseniz sizi bu konuda hayal kırıklığına da uğratamayacağım olacaktır. Yazı bitti. After credit sahnesini izlemek isteyenler için videomuza geçiyoruz.
NOT: Bu yazı daha önce şahsi medium.com adresimde yayımlanmıştır. Kişisel portfolyo oluşturmak adına şahsi sitemde yeniden yayımlama ihtiyacı hissettim.